www.vatanseverleriz.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
www.vatanseverleriz.com

Başka adreslerde içeriğimizi paylaştığınızda lütfen kaynak belirtmeyi unutmayınız, duyarlılığınız için teşekkürler. Sayfalarımızda bulunan içeriklerin telif haklarıyla ilgili bir şikayetiniz / sorunuz varsa bize ulaşmak için yunus@hotmail.dk
 
AnasayfayunusGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
tugran fm
vatan

En iyi yollayıcılar
SELIMCE (2782)
İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_lcapİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Voting_barİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_rcap 
GüLaY (1300)
İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_lcapİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Voting_barİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_rcap 
kumpas (612)
İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_lcapİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Voting_barİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_rcap 
yasemin (309)
İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_lcapİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Voting_barİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_rcap 
gizemli_kız (116)
İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_lcapİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Voting_barİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_rcap 
yunus (31)
İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_lcapİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Voting_barİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_rcap 
pİsİpİsiCo (11)
İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_lcapİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Voting_barİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_rcap 
son-hatira (7)
İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_lcapİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Voting_barİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_rcap 
SINAN (5)
İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_lcapİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Voting_barİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_rcap 
salisami (3)
İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_lcapİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Voting_barİSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Vote_rcap 
turkislamdevleti.
Mayıs 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  
TakvimTakvim
http://www.flatcast.net/VideoProducer.aspx?tko=1&sid=1310856
turkislamdevleti.
türkiyem

 

 İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
kumpas
Genel Sorumlu
Genel Sorumlu
kumpas


Mesaj Sayısı : 612
Yaş : 55
Nerden : Danimarka
Kayıt tarihi : 03/01/09

Kişi sayfası
kumpas: 10
yunus:
İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Left_bar_bleue5/5İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Empty_bar_bleue  (5/5)

İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ Empty
MesajKonu: İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ   İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ EmptyPerş. Kas. 24, 2011 5:50 pm

İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ


Silvia Franko

Sevgili Arkadaşlarım,

Bugün Türklerin antik çağlardaki yaşam tarzlarını, inançları ve geleneklerini konuşmak üzere toplandık Bu konuları kısa bir zaman içine sığdırmak elbette ki imkansız. Tarihte inanılmayacak kadar büyük ve mühim bir yeri olan Türk toplumlarının geçirdiği değişiklikleri ve evrimleri burada kısa bir konuşma içinde anlatmak olanağı da yoktur.Bunun için islamiyeti kabul edinceye kadar geçen zaman içinde Türk topluluklarını ana hatlarile gözden geçireceğiz.

Türk tarihini incelerken birçok zorlukla karşılaşırız.

1-Türklerle alakalı bilgilerin çoğu Çin kaynaklarından gelir.Çincenin ne kadar farklı bir lisan olduğunu hepimiz biliriz.Telaffuzları o kadar karışık ki en tecrübeli tarihçiler bile kimin kim olduğunu anlamakta zorluk çekerler.

2-Türklerin tarihi devamlı hareket halinde olan klan ve kabilelerin tarihidir. Kabileler bir şefin etrafında toplanırlar, bir federasyon veya imparatorluk kurarlar, şefin ölümünde federasyon dağılır,kabileler başka bir isimle başka bir yerde yerleşirler.Mesela Çinliler, Avupayı istila eden Avarları Juan-Juan, Hunları Hiong-Nu, yüksek tekerlekli arabalarla seyahat eden bütün kavimleri Ting-Ling diye adlandırmışlardı.

3-Türkoloji nisbeten yeni bir bilim dalıdır.Yalnız Türk toplumlarını inceleyen kitaplar çok azdır. Türkler hakkında bilgi toplamak için, yerleştikleri her memleketin tarihini ayrı ayrı incelemek gerekir. Türkler hakkında en çok inceleme yapanlar Ruslardır. Bulgularının tercümeleri de nadirdir.

4-Bir kabileyi teşkil eden klanlar o kadar fazla, federasyonları oluşturan kabileler o kadar kalabalık, imparatorlukları meydana getiren kavimler sayılamayacak çok ki, hepsini ayrı ayrı hatırlamağa imkan yok. .Buna ilaveten bu klan ve kabilele reislerinin isimleri göç edip yeleştikleri yerlere göre değiştiğini düşününce, yeni adlarını hatırlamanın zorluğunu anlayabiliriz.

Türklerin Orta Asyadaki yaşamlarından bahsederken ,mümkün ölduğu kadar isim ve tarih vermekten kaçınıp,bütün kabilelere müşterek hayat tarzını anlatmaya çalışacağım.

Türklerin Asya steplerini aşıp,Mançuryadan Macaristasna akınlar yaptığını, Rusları hüküm altına aldıklarını, Pekinde, Delhide, Kabilde, İsfahan, Bağdat, Kahire, Şam, Tunus Cezayir ve tabii İstabulda hanedanlar kurduklarını biliyor musunuz?

Steplerin sanatını kim biliyor? Çindeki Lonman mağaralarındaki heykellerin Wei hanedanından bir Türk imparatoru tarafından yaptırıldığını, Kahirenin meşhur İbn-Tulun camii Türk, Hindistandaki Taj-Mahalin bir Türk prensi tarafından yaptırıldığını, dünya çapındaki meşhur balet Nureyevin Türk olduğunu biliyor musunuz?

Türk tarihi kulağa yabancı gelen isimlerle doludur. Uygur, Selçuk, Memluk, Kıpçak, Polovst, Moğol, Türkmen, Kırgız, Özbek ve onlarca başka isim. Onlar hakkında bildiklerimiz o kadar efsanelere karışmış ki , bugünlerini anlamak için geçmişlerini bilmek lazım.
.
Asya, Rusya ve Avrupaya dağılmış 170 milyondan fazla Türk var.Farklı isimler altında yaşayan bu Türkler asırlarca lisanlarını ve geleneklerini korumuşlardır.Kuzey-Doğu Sibiryadan başlayarak Balkanlara ve Kıbrısa kadar Ural- Altay ana dilinden türemiş muhtelif lehçelerde Türkçe konuşulur.

Türkler zaman içinde değişik alfabeler kullandılar.Türklerin en eski alfabeleri Orta Asya kitabelerinin yazıldığı Runik denen bir hece alfabesidir.XI asırda Runik yerini Uygur alfabesine bıraktı.Bu alfabe bütün Türk boylarının milli alfabesi oldu.Birçok el yazması destanlar Uygur alfabesiyle yazılmıştır.Bu destanlar Türk adet ve gelenekleri hakkında bilgi veren en büyük kaynaktır.İslamiyetin yayılmasile bu alfabe Arap alfabesiyle değiştirildi. Bugün farklı yörelerde yaşayanTürkler değişik alfabeler kullanırlar. Rus tesiri altında olanlar kiril, Arap memleketlerinde oturanlar Arap alfabesini kullanırlar. Yaşam ortamları farklı olsa da dünyadaki bütün Türklerin davranış ve geleneklerinde büyük benzerlikler vardır.

Türkler tarih boyunca verdikleri söze saygı,vakar, hainlere karşı amansız,askeri şuur, otoriteye itaat, vazife ve itaat uğruna kendi hayatını hiçe sayma,rahiplere karşı korku ve dini merak özelliklerini taşımışlardır.

Bu özellikleri neye borçludurlar?

Derler ki dünya tarihi göçebe ile yerleşik halkların rekabetinden oluşmuştur.Hiçbir halk bu inancı Türkler kadar iyi betimleyemez.Türklerin destanı avcı topluluktan yerleşik uygarlığa geçişin hikayesidir.

Bütün gayretlere rağmen arkeologlar Türklere bir ırkın etiketini koyamamışlar, onları sınıflandıramamışlardır. Altay kökenli olduklarına göre brakisefal olmaları gerekirdi. Yani büyük yuvarlak başlı, çıkık elmacık kemikli, kısa boylu ve tıknaz olmaları icap ederdi. Fakat bu böyle değil. Dünyadaki en eski kabilelerinden biri olan Kırgız Türkleri uzun boylu kızıl saçlı ve dolikosefaldirler. Yani kafaları dar ve uzundur.Arkeologlar şimdi Altay Türkçe lehçelerinden herhangi birini konuşan toplulukları Türk sayıyorlar.

Türklerin destanı Otükende başlar.Otüken Moğolistanın kuzey batısında Altay dağlarının tepelerinde bir yerdir. Orada ormanlarda avcılıkla geçinen bir halk vardı. Hayatları güçlüklerle doluydu.
Avladıkları hayvanları aralarında eşit olarak bölüşürler, onları yiyerek geçinirlerdi. Ancak çok güçlü olanlar son derece kötü hava şartlarında hayatta kalabilirdi.

Orta Asyanın yüksek yaylalarında, Hint-Avrupalılar yaşardı. Yapılan kazılarda M.Ö.700 yıllarına kadar bu yaylalarda yalnız dolikosefal insanların yaşadığı tesbit edildi. M.Ö.700lerden sonra brakisefal buluntular yavaş yavaş çoğalmaya başladı ve M.Ö.300lerde çoğunluğu brakisefaller teşkil etti. Düşünülür ki Altaylı orman adamları kuzeyden inip Hint-Avrupalıları batıya doğru kovdular. Asyadan Avrupaya yapılan göçlerin ilki bu zamana rastlar.Altaylı bazı kavimler Hint-Avrupalılara katılıp onlara karıştılar.Bu arada OrtaAsyada kalan Hint-Avrupalı kabileler Altay kavimleri ile asimile olup lisanlarını benimsediler ve tarihçilerin Avrupa –Moğol diye adlandırdıkları yeni bir ırk doğdu.

Altayın eski avcıları yeni hayatlarına uyum sağlamak için hayvan yetiştirmeğe başladılar. Çoban oldular. Ayni zamanda özellikle Çine akınlar düzenlediler. Çin tarihçileri bu akıncıların Otükenden gelen Hiong-Nu lar olduğunu söyler.Bu bölge bugün bile Türklerin ana yurdu, kökenlerinin olduğu yer sayılır.

Çin belgelerinin anlattığı şudur.M.Ö.200de Teoman bazı kabileleri bir konfederasyon halinde birleştirmeği başarır ve Vandalları Ostrogotları ve Vizigotları Avrupa içine sürer.Tarihte ikinci göç olarak bilinen bu göç Romanın çöküşünü hazırladı. Hiong-Nu lar( Hunlar) batıya doğru ilerledikçe tıpkı ilk göçte olduğu gibi bazı orman kabileleri onlara katıldı fakat Hazar Denizi etrafına yerleştiler.

Aile içinde bir anlaşmazlık yüzünden Teomanın oğlu Mete babasına karşı savaştı ve onu yenerek konfederasyonun başına geçti. Mete bütün kavimleri birleştirerek ilk Türk imparatorluğunu kuran handır. Büyük kahraman ,Türklerin ilk başbuğu sıfatlarile anılır.

Hunlar zamanla Attilanın idaresinde Macaristan ovalarına yerleştiler ve Avrupada dehşet saçan akınlar tertiplediler.

Attila ,san’atkarların, müzisyenlerin ve şairlerin hayallerini ateşleyen, onlarca opera, bale şiir roman ve resime konu olan efsanevi bir simadır.Hakkında anlatılan hikayelerin birçoğu mittir.Romanın büyük elçisi Priscus,Attilanın sarayının tümüyle ahşap ve,çok güzel halılarla süslü olduğunu, şehrin ahşap duvarlarla çevrilmiş olduğunu Attilanın gümüş ,altın nakışlarla ve kıymetli taşlarla süslü elbiseler giydiğini., yanında daima muhtelif lisanlar konuşan sekreterler bulundurduğunu, onların sayesinde yabancılarla konuşabildiğini anlatır.Son derece zeki bir stratejist ve fevkalade becerikli bir diplomattı.

Attila bütün Avrupaya hakim olacak güçte idi fakat ilerde anlatacağım sebeplerden dolayı bunu yapmadı.Galler memleketine son derece başarılı akınlar tertipledi. Romayı kuşattı.Ancak Papa Büyük Leon surladan dışarı çıkıp Attila ile Romanın kurtuluşu için pazarlık etti ve büyük bir fidye ödeyerek Hunların Romaya girmelerini önledi.

Attilanın ölümüyle imparatorluk parçalandı.Hunlar Avrupalılarla asimile oldular,Hıristyanlığı kabul ettiler ve Bulgaristanla Macaristan devletlerinin kuruluşuna yardım ettiler.

Bu arada, Çinlilerin Juan-Juan diye adlandırdıkları (devamlı hareket eden çirkin küçük böcekler ) manasına gelen Avarlar Orta Asyayı istila ettiler.Orman adamları Juan-Juanların demircileri oldular ve bazı kabilelerin isyanlarını bastırmaya yardım ettiler.Ödül olarak şefleri Bumin, Kağanın kızile evlenmek istedi.İsteği reddedilince Bumin isyan etti ve idaresi altında bir imparatorluk kurmayı başardı.

Bumin hanın kurduğu imparatorluk tarihte ilk defa Türk adını aldı .GÖKTÜRK İMPARATORLUĞU.

Göktürk imparatorluğu Büyük okyanustan Hazar denizine kadar uzanıyordu,..fakat en mühimi İpek yoluna hakim olmasıydı.İpek yolu Çinden başlayarak Orta Asyadan geçer Akdenizde son bulurdu.Zamanla bu yol çök büyük önem kazanacaktı.

Tabii ki bu İranın menfaatlerine ters düşüyordu.İran birçok entrikalarla Göktürk İimparatoluğunu parçalamayı başardı.Doğu Göktükler Çinlilere tabi oldu .Asimile olarak Çin halkının içinde eridiler. Batı Göktürkler Manikeist dinine bağlı Uygurlar tarafından ortadan kaldırıldılar.(Manikeism,geçmiş ve güncel bütün inançları birleştiren bir dindir. İnanç şu ki: Yaradılış iyi ve kötülerden oluşmuştur.İnsanın görevi iyinin kötüyü yenmesi için imkan olan her şeyi yapmaktır).Yeni inançları doğrultusunda Uygular yerleşik hayata geçip çiftçi oldular. Çinde Sin-Kiang bölgesinde yaşıyan Uygurlar İslamiyetin yayılmasile Müslümanlığı kabul ettiler.

Göktürk imparatorluğunu oluşturan kabileler değişik bölgelerde farklı isimlerle yerleştiler.Herbiri ayrı bir tarih yaşadı,farklı insanlar ve uygarlıklarla karşılaştılar fakat hem lisanlarını hem de ulusal miraslarını korudular. Şöyle ki hayat tarzları farklı olsa bile kendilerini büyük Türk ailesinin ferdleri hissederler ve öyle davranırlar.

Kıpçaklar (Rusların Polovst dedikleri )Karadeniz sahillerinde,Hazarlar Hazar Denizi kıyılarında,Kazaklar ve Tatarlar Güney Rusyada yerleştiler.Türkmenler,Gagavuslar, Azeriler,Özbekler ve Türkiyedeki Türkler Oğuzların torunları olmaları sebebile kendilerini kardeş hissederler.Kuzeye göç eden tek kavim Yakutlardır.Uçsuz bucaksız Sibirya toprakları onları dünyadan ayırdığı için yalnız kaldılar. Yabancı tesirlerden uzak eski gelenek ve inançlarını en saf şekilde uygulamağa devam ediyorlar.

Bütün ilkel toplumlar kendilerinin üstün bir varlığın neslinden geldiklerine inanırlar. Türkler bir dişi kurtun torunları olduklarına inanırlardı.Kaynağı Çin olan efsaneye göre,Lin ve Aşina klanları savaşırlar. Lin klanı Aşinaları yener ve bütün klanı öldürürler. Aşinalardan 10yaşımda tek bir erkek çocuk hayatta kalır. Onun da kollarını ve bacaklarını kesmişlerdir. Bu çocuk dişi kurt Asena tarafından bulunur.Asena onu bir mağarada saklar. Zamanla Asena bu oğlandan10 erkek çocuğu doğurur. Bu oğlanlar farklı kabilelerden 10 kızla evlenirler,böylece ayni atadan gelme büyük bir aile oluştururlar. Dilleri ayni ve totemleri kurt olan bu aile Türklerin en eski ataları sayılır.

Kuzeyden inen orman kabileleri çok çetin koşullarda yaşamayı öğrendiler.Stepler kalabalık toplumları yaşatacak verimliliğe sahip değildir. Dağlar ormanlarla kaplıdır. Göçebeler için çok kıymetli olan çayırlar ancak dağ eteklerinde bulunur. Yağmur nadiren yağar.Kışın ısı -50 dereceye kadar iner. Hayvanlarını otlatabilmek için çayırdan çayıra hareket ederler, bitki örtüsü zaten zayıf olan olan çayırları başka kabilelerle paylaşmak mecburiyetinde kalırlardı.Sarfettikleri büyük gayret dinlenmeğe vakit bırakmazdı.Eşyalarını nakletmek için at ve deve kullanırlar, aileler de büyük kağnı arabalarında yaşardı.Bu arabalar 3 metre yüksekliğinde 4 metre uzunluğunda idi.Tekerlekler çamura batmayacak şekilde 2.5 metre çapında olurdu.Anneler çocuklarını bu arabalarda doğururlar, emzirirler,kadınlar bu arabalarda günlük işlerini görürlerdi.Çinliler bu arabalara Ting-Ling adını takmışlardı.(yüksek tekerlek manasına). Zamanla bu arabaları kullanan halklar Ting-Ling adıyla anıldı.

Ting-Lingler arabalarla beraber çadırlar da kullanırlardı.Çadırlar,esnek tahtadan yapılmış bir iskeletin üstüne keçe örtülerek tamamlanırdı.Çadırın ortasında dumanın çıkabileceği bir delik bulunurdu. Ateş yanmadığı zaman bu delik kapatılabilirdi.Çadırın girişi Güneşe saygı göstergesi olarak Doğuya bakardı.Çadırın kurulduğu yere Yurt,çadırın kendisine Oba denirdi.Modern Türkiyede Yurt Vatan ,Oba da Oda manasına kullanılır.

Türklerin başlıca uğraşıları at yetiştirmekti.Başarıları, zenginlikleri, hayatlarını sürdürebilmeleri bile atlara bağlıydı.Göçebeler, yalnız hayvan ürünlerile hayatlarına devam edemezler.Devamlı hareket halinde oldukları için günlük ihtiyaçlarını üretebilmeleri imkansızdır.Çiftçiliği deneseler bile bir yerde kaldıkları kısa müddet içinde ürettikleri yetersiz olur.İhtiyaçlarını temin etmenin yegane yolu ya hayvanlarını takas etmek veya şehirlere akınlar düzenlemekti.Bu durum tarih boyunca yerleşik insanlarla göçebe toplumların arasında mücadele sebebi olmuştur.Yerleşik insanlara üstünlük sağlamak ancak askeri güçle olur.Orta Asyada bu üstünlük çok iyi eğitilmiş süvarilerle sağlanırdı.

Atın steplerdeki önemini anlatmak için birkaç rakam vermek istiyorum.

M.Ö.150 de zengin kavimlerin kişi başına 25 hayvanı vardı. Bunların 0/0 40 ını atlar teşkil ederdi.Bir savaşa giderken atlılar kişi başına yanına en az 3 at alırdı.Bu 100.000 süvariye karşı 300.000 at demektir.Hayvanları beslemekte, su bulmakta güçlük çektikleri zaman onları zor kullanarak satmağa çalışırlardı. En iyi müşterileri Çin di. Çinliler barış uğruna atları satın alırlar sonra onları aç bırakarak ölüme terkederlerdi.Akıncılardan korkuları o kadar büyüktü ki,Çin seddini inşa etmişler buna rağmen onlardan kurtulamamışlardır.



Orta Asya süvarileri dünyanın en iyileriydi. Eğeri ve üzengiyi icat ettiler. Okları en uzağa atan,en mükemmel yayları yaptılar. Onları savaşta yenmek imkansızdı. Geliştirdikleri bir taktik hayret uyandıracak kadar özgündü. Ricat taklidi yaparak düşmanı peşlerine düşürürler sonra eğerlerinin üstünde dönerek ok atmağa başlarlar ve hiçbir zaman isabetlerini kaçırmazlardı.Steplerin efendileri,at üstünde en hızlı ve en başarılı onlardı.Okadar iyi idiler ki atın bir parçası gibi görünürlerdi.Emirlere itaat ederler, tereddüt etmeden ölüme giderlerdi.Bilirlerdi ki hayatın yasasında ölen ve öldüren yiyen ve yenen vardır.Ölümden korkmazlar yatakta ölmeyi ayıp sayarlardı.Soğukla, sıcakla, açlıkla,salgın hastalıklarla nüfus çoğalmasıyla mücadele etmek zorundaydılar. Yalnız en güçlüler hayatta kalabilirdi.Ruhları ve bedenleri açlık ve susuzluğun hüküm sürdüğü bir dünyada şekillenmişti.(En güçlü, en kuvvetli) lakaplarını hakkıyla kazanmışlardı.
Tarihçiler bazen ,bütün imkanlara sahip oldukları halde, Attila ve Cengiz hanın fethettikleri memleketlerin saraylarına neden yerleşmediklerini,yalnız akınlar düzenlemekle yetindiklerini sorarlar.Sebeplerini şöyle sayabiliriz.

1-İnsanların şehir hayatının sağladığı lükse ve rahata alışıp, hür yaşamın verdiği coşkunluğu ve zorlukları aşmak için lazım olan gücü kaybedeceklerini düşünüyorlardı.

2- Ordunun bel kemiği olan süvarilerin atlarını besleyebilmeleri elzemdi. Avrupada Macaristandan başka binlerce atı besleyecek çayırlar yoktur.Attila bunun farkında idi. Yerleşmek, bir yere bağlı kalmak süvarilerin sonu olurdu.Bunun için akınlar yapmakla yetindi. Aldığı zengin ganimetleri adamlarının arasında paylaştırdı, böylece ,hayat tarzlarını değiştirmeden onları mutlu etti, 5000süvari ile beraber Macaristanda kaldı.

Türkler kendilerini yalnız savaş alanında değil,İpek yolunun ellerine geçmesile ticaret alanında da geliştirdiler fevkalade tüccarlar oldular Kervanların emniyetini ve dinlenmelerini sağlamak için yaptırdıkları kervansaraylar bunun bir kanıtıdır

Türkler güçlerini demirci olmalarına borçludurlar. Metalürji başlıca endüstrileriydi. Arkeolojik kazılarda bol miktarda hayvan figürleri,özel şekilde süslenmiş silahlar,ve tokalar bulunmuş ,muhtelif müzelerde sergilenmiştir.Mesela Ermitaj müzesinde ,Kazakistanın Pazirik bölgesindeki bir Kurganda (Tümülüs)bulunan atları ile gömülmüş 2 insan vücudu var. Derileri kurumuş olsa da vucutlar iyi korunmuş vaziyettedir.Mezarın içine sızan sular buz tutmuş ve gömülü olan cesetlerle beraber mezarın içine bırakılan şahsi eşyalar günümüze kadar son derece iyi bir vaziyette gelmelerini sağlamıştır.Altın takılar,tokalar ve bilhassa halılar müstesna bir güzelliktedir.Hayvan figürleriyle süslü olan Pazirik halısı Gördes( Türk halılarının yapıldığı çift düğüm )tekniği ile yapılmış M.Ö.5yy ait bir halıdır.

Kurt bütün kabilelerin totemi olsa da ,her klanın şahsi totemi vardı. Ayni klandan bireyler totemlerine saygılı olmalıydılar. Klan içinde evlilik ensest sayılırdı.Türkler ilk zamanlarda egzogamdı. Klan dışında evlendikleri için farklı insanların birleşmesinden doğan çocuklar mavi gözlü ve sarışın olabiliyordu.

Tabiatta yaşamak Türklere tabiat kanunlarını öğretti.Yaşamın ölümden doğduğunu bilirlerdi. Yaşamlarının amansız güçlükleri tabiatlarındaki romantizmi hiçbir zaman yok etmedi.Mesela Bilge Han oğlunun ölümünde (şimdi gözlerim kör, bilgeliğim karardı)veya Handan bahsederken(Bilge Han uzaklara gitti,yaz gelince,gökkuşağı gökte parlayınca dağlarda geyikler kaçışınca onu düşünüyorum.)diyordu.

Avcı toplayıcı toplumların yiyecek saklamağa imkanları yoktu.Av etleri anında eşit olarak paylaştırılır anında tüketilirdi.Şahsi mülkiyet yoktu.Bu,topluma sosyal eşitlik sağladı.Yerleşik düzene geçmelerile ile denge bozuldu. Zengin fakir farklılıkları belirdi.Bu farklılıklar yalnız klan içinde değil ,kabileler arasında hatta ayni konfederasyonun içindeki kavimler arasında bile derinleşti, o kadar ki bazı klanlar başka klanların kölesi oldu.

Bu farklılıkları gidermek için bazı metodlar kullandolar.

1-Bir aile zorda ise meclis toplanır, ailenin kalkınabilmesi için silah yiyecek ve giyecek yardımında bulunulur.

2-Akınlarda elde edilen ganimet eşit şekilde paylaşılır böylece klanlar arasında dayanışma sağlanırdı.

3- Eğer bir şef fazla ganimet toplamış, diğer şeflerden daha zengin olmuşsa, derhal bir Potlaç (şölen) tertipler, klan ve kabile reislerini davet eder, olabildiği kadar fazla yiyecek ve içki ikram eder, yiyecekler bittikten sonra misafirler ev sahibinin çadırını yağmalamaya davet ederdi.Bu bir tür eşitlik sağlar ganimetleri götürenler mutlu olurdu.Bu gelenek bile zamanla sınıf farklılıklarını önleyemedi çünkü şefler potlaçı kudret gösterisi olarak kullandılar ve kim en zengin potlaçı yaparsa o en üstün sayıldı.

Toprak herkesin ortak malı sayılırdı.Yabani hayvanların ehliler kadar otlamaya hakkı vardı.Ancak tarım için ayrılan topraklar o kadar azdı ki herkese yetecek kadar ürün yetişmezdi.
Her klanın kendi reisi vardı.Reisler arada sırada toplanıp sorunlarını tartışırlardı.Herkes düşündüğünü söylemekte serbestti. Kararlar herkesin kabulü ile alınırdı.
Her erkek asker sayılırdı.Bir çocuk ancak yiğitliğini ve cesaretini ıspatladıktan sonra isim sahibi olur,ona at ve silah verilir ve isim takılrdı. Bir klanın yaşayabilmesi içn nüfusu dengeli olmalıydı. Ne fazla ne eksik.Fazla olsa hızlı hareket edemezler eksik olsalar kendilerini savunamazlardı. Klan çok büyüdüğü zaman ikiye ayrılır İki klan kendilerini kardeş sayardı.(FRATRİA).

Çok güçlü bir şef olduğunda bütün klanlar bir federasyon oluştururlar fakat hiçbir zaman özgürlüklerini kaybetmezlerdi. Her klan AULlardan müteşekkildi.Aul ,içinde 3-4-çadırdan ibaret bir daireydi.Bir çadırda klan reisi ve karısı,öteki çadırlarda oğulları ve aileleri yaşardı.Dairenin etrafında daha uzak akrabaların çadırları bulunurdu. Bu şekilde aile hem beraber hem de özgür yaşardı.

Her klanın (Tamgası)damgası vardı.Klana ait hayvanlar damgalanır,sahipleri belli olurdu.Düğün, dini merasimler ,bayramlar her zaman büyük şölenlerle kutlanırdı.Bol bol yemek yenir içki içilir ve kadın erkek dans ederdi.( Semah) Başlıca yiyecekler ekmek ve yoğurttu.Milli içkileri kısrak sütünden yapılmış alkollu bir içki olan Kımızdı.Antik çağlarda Türkler şarabı da bilirdi. Türkistan Türkleri şarabı Çine tanıttılar.

Çok eski çağlarda Türk toplumları Anaerkildi.Bir erkek karısının klanına alınır çocuklar da annenin adını taşırdı.Hayvanların ehlileşmesi erkeklere güç kazandırdı.Kadınlar baskı altında tutulmağa başlandı.Toplum ataerkil olmasına rağmen ,Türk toplumlarında kadının yeri çok özgün oldu.Resmi mektuplar Hakan ve Hatun diye imzalanırdı.Resmi davetlerde Hakan ve Hatun yanyana durup misafirleri karşılardı.Mühim bir karar alınırken Hatun mutlaka orda bulunurdu.Bir Türk için bir kadının kalbini fethetmek bir savaş kazanmak kadar mühimdi. Kocası öldüğü takdirde oğulları büyüyünceye kadar Hatun idareyi eline alırdı.

Kabileler arasındaki eşitlik zamanla bozuldu.Zengin ve fakir arasında büyük uçurumlar ıluştu.Zengin adamın giysileri samur veya geyik derisinden olurken fakirinki tüydendi.Zenginler binlerce sığıra sahip olduklarından kızlarına çeyiz olarak sığır verirlerdi.Zamanla zenginler savaş esirlerinden ve esir pazarlarından köleler edindiler .Onları ev işlerinde kullanırlar savaşçı olarak itimat etmezlerdi.

Türklerin arkaik dinleri tek tanrılı değildi.İnançlarına göre,kainat 3e bölünmüştü.Üst Gök,Orta Dünya,Alt Dünya.En büyük tanrıları Tengri(Tanrı) idi.Tengri ebedi,yaratıcı ve güçlüydü.Ona erişmek ruhları taşıyan kuşlar ve Kam (Şaman) lar vasıtasıyla olurdu.Şamanlar kadın veya erkek olabilirdi.Şahinler Tengrinin ulaklarıydı. Tengri ,hayat ve ışık veren Güneşin ışınlarile insana gelirdi.

İkincil tanrılar da vardı.Toprak kutsal ruhları ve suları, Umay da yeni doğmuş bebekleri korurdu.Ateş evin hem bekçisi hem de temizleyicisi idi.Duman Göklere kadar çıkabilirdi.Üçüncü ve alt evrende kötü ruhlarla beraber Erlik yaşardı.Bunlar insana zarar vermeye çalışırlardı. Sonraları Hıristiyanlık tesiri altında Erlik Satana ismini aldı..Güneş ışınları dokunduğu insan veya şeyi kutsardı.Buna Kut denirdi.Kutlu dağ Kutlu göl gibi.

Türkler,insanın emsalsiz ve ayni zamanda çok yönlü olduğuna inanırlardı.Ruh insanın içinde yaşar,(Tin) ayni zamanda onun dışında yaşardı(Eş).Ruh ölümden sonra yaşamağa devam eder,bir yerden bir yere avare avare dolaşır, Reenkarnasyonla geri dönebilir.İyi ruhların cennete, kötü ruhların cehenneme gittiğine inanılrdı.

Kurt bütün kavimlerin ortak totemi idi fakat her klanın kendi özel totemi, hatta bireylerin şahsi totemleri vardı.Bazen kabile toteminin ismini alırdı.Mesela Oğuzlar(Türklerin ataları sayılırlar) totemlerinin adını taşırlar.Ok-Öz zamanla Oğuz olarak telaffuz edildi.

Türkler hayvanların insanlardan daha güçlü olduğuna inanırdı.Bunun için ayinler düzenleyerek,onların işbirliğini sağlamağa çalışırlardı.

Eski Türkler ölülerini yakarlardı. Ölülerini yakmak izni senede yalnız iki kere verilirdi.Yaprak dökümünde ve yeni yapraklar çıkarken. İtibarı yüksek biri öldüğünde mezarı etrafında Balbal dikerlerdi.Balbal şekillendirilmiş veya sade kayalardı. Bunlar ölünün savaşta kaç kişi öldürdüğünü simgelerdi.Cenazeyi büyük bir şölen takip ederdi.Bu gelenek bugün hala devam etmektedir.

Eski Türkler göğün ve yeraltının yedişer tabakadan ibaret olduğuna inanırlardı.Göklerin hakimi Ülgen göğün, Yer altı hakimi Erlik de yeraltının yedinci tabakasında yaşardı.İkisi de evli ,ve çocukları vardı.İnsan göğün iyiliği ile Yeraltının kötülüğü arasında yaşar. Hayatı devam ettirebilmek için kötü ve iyi arasında denge kurmak lazımdı. Bu, Şamanın ödevi idi.

Şaman büyücü veya sihirbaz demektir.Şamanizm de büyü ve sihirbazlığa dayanır.Şaman ,Tanrı,Ruh ve insan arasındaki bağı gerçekleştirir.Kült, kısa dualar,kurbanlar ve ofsunlarla ifade edilirdi.Kıymetli bir hayvan olduğundan,çoğu zaman kurban bir at olurdu .

Şaman kadın veya erkek çok özel kişiler arasından seçilirdi.Kadın şamanlar tercih edilirdi.Şaman erkek olursa giysilerinin üzerinde kadın göğüslerini simgeleyen iki tane ufak madeni levha bulunurdu.Ayini yönetirken Şaman, ruhlarla bağlantı kurabilmek için, bir nevi mistik parçalanma, kendinden geçme, bayılma gibi haller geçirir, Ülgenin kızları ona yardımcı olurlardı. Şamanın bir ödevi kuraklık zamanında ayinler düzenleyerek yağmur yağdırmaktı.Onun idaresinde insanlar bir açıklıkta toplanıp dua ederlerdi.(Yağmur Duası).

Şamanın aletleri davul ve tahta çekiçti. Hiçbir ayin davulsuz olmazdı.Hastaları iyileştirmek Şamanın görevi idi.İyileştime ,yumuşak şekilde davul çalmakla başlardı.Tempo gitgide hızlanır,ses yükselir ta ki kulakları sağır edecek kadar gürültülü bir hal alırdı.Ondan sonra ses yavaş yavaş alçaltılır ve kaybolurdu.Böylece kötü ruhların kovulduğuna inanılırdı.

Eski Türkler ,Güneşin ve Ayın Ülgen tarafından , dünyaya ışık vermek için konmuş iki büyük ayna olduğuna inanırlardı.Ay tutulmasının sebebi büyük bir kurtun onu yutmağa çalışmasıydı.Canavarı korkutmak için büyük gürültü çıkararak davul çalarlardı.Türkiyedeki bazı köylerde bu inanç hala devam etmektedir.

Evlenmek için kız kaçırmak gelenekti.Kız kaçırma iki tarafın onayı ile olurdu.Kızı kaçırmadan evvel erkek ,Şamana danışır ve Şaman özel bir merasim düzenlerdi.Şamanizme göre yaşayan ve yaşamayan her şeyin bir ruhu var.İnsanın Yula denen bir eşi var.Bu eş ona her yerde refakat eder.Rüyalar insanın Yulalarıdır.

Biri öldüğünde aile mezarına yiyecek ve içecek koyardı.Bugün, Türkiyenin bazı köylerinde,mesela Tahtakuşlarda mezarların içine içecek şişeleri konur.

Evlilik veya doğum gibi mühim olaylarda kutlamalar düzenlenirdi.Şölende bol kımız ve başka içkiler içilirdi.Kadın ve erkekler beraber dans ederlerdi.Semah bu danslardan biridir.

Mum yakmak, ağaçlara bez bağlamak,kutlu dağ ve göllere hac,yatırların mezarlarına hediyeler bırakıp dua etmek Müslüman adetler değildir. Anadoludaki bütün türbeler çadır şeklindedir. Hepsi Göğü simgeleyen konik bir çatı ile örtünmüştür.Gök Şaman inancının birinci Tanrısıdır.

Bir evin eşiği kutsaldır.Anadoluda insanlar evlerine girerken eşiğin üstünden atlarlar.Yılan, akrep, kunduz ve başka hayvanlar şaman giysilerini süsleyen sembollerdi..Bugün bunları Türk kilim ve halılarında stilize edilmiş şekilleriyle görüyoruz.

Göçebelik Türklerin esas hayat tarzı olsa da, göçebelik hiçbir zaman asalet unsuru sayılmadı.Yararlı olduğuna inandıklarında yerleşik hayata geçmeğe hibir zaman tereddüt etmediler.

Dinde son derece toleranslı oldukları için kiliselerin etnik gruplara göre organize olmasına izin verdiler .Barış içinde yaşamı daima ısrarla vaaz ettiler.Aralarında Nestoryen Hristiyanlık, Budizm veya Yahudiliği kabul edenler oldu. Bazı devletler bu dinlerden birini benimsemiş olsa da öteki dinlerin serbestçe uygulanmalarına izin verdiler.Bu toleransın en çarpıcı misali Sin-Kiang Uygurlarında görülür.Uygur şehirlerinde Manikeist, Hristiyan, ve Şamanlar yanyana yaşarlar, sokaklardaYahudi ,Zerdüşt,ve Müslümanların vaaz verdikleri ve fakat barış içinde yaşadıkları görülürdü.Bu uygulamanın dünyada eşi yok.

7yy da Arap Yarımadasında Müslümanlık doğdu.Dinin birleştirici özelliği Araplarda milliyetçi duygular uyandırdı ve dünyayı fethetmeğe başladılar.Kuzey Afrika,Hazar Denizi ve bütün Orta-Asya ellerine geçti.İslam bir kavimin dini olmaktan çıktı ,evrensel bir din oldu.Müslüman tüccarlar, kervanlar ve misyonerler Orta-Asyada dolaşmağa başladılar.Birçok insan yeni dini benimsedi.Etmeyenler topraklarını ve inançlarını korumak için Araplara karşı savaştılar.Binlerce kişi savaşlarda şehit oldu, fakat Çinin Talasta (751) yenilmesi ile Orta Asya egemenliği Arapların eline geçti ve Türklerin çoğunluğu Müslüman olmak mecburiyetinde kaldı.

Büyük köle pazarları kuruldu. Yetişkinlerle beraber kız ve erkek çocuklar bu pazarlarda satıldı.Arap belgeleri bize bu kölelerin en kıymetlileri, en güzelleri ve en pahalıları Türk kölelerinin olduğunu anlatır.Coğrafyacı İbn Harkal (Başka hiçbir köle Türklerin kıymet ve güzelliğine erişemez 3000 dinara satılan kız ve erkek çocuklar gördüm)der. Zenginliğin getirdiği rehavet Arap gençlerini asker olmaktan vazgeçirdi.Arap ekonomisi savaşa bağlıydı.Sarayda entrikalar ve cinayetler Abbasi halifelerini kendi halklarına karşı kuşkulu yaptı.Bunun için Türk muhafızlarından oluşmuş bir ordu kurdu.Çok iyi asker olduklarından ,zamanla ordu kumandanlığına terfi ettiler. Ellerine geçen fırsattan istifade ederek ordunun idaresini ele aldılar. Bazı kumandanlar valiliklere atandı.Mesela Mısırdaki Memlukler gibi..Bu hakiki idarenin yolunu açtı.Güç şimdi Türklerin elinde idi.Bazı kavimler Hindistanın Kuzeyini işgal ettiler ve orada hanedanlar kurdular.Oğuzların bir kolu(Selçuklar) İranın kuzeyine yerleştiler ve Anadoluya doğru yürüdüler Osmanlı İmparatorluğunu kurdular.

O zamandan beri .Türklerin tarihi ,İslam tarihiyle karıştı ve İslamın muhafızları ve koruyucuları olarak yaşamağa devam ediyorlar.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.turkislamdevleti.com
 
İSLAMİYET ÖNCESİNDE ORTA ASYA TÜRKLERİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Asya 5 Albüm
» Asya 5 Albüm
» Orta Çağ/Türkler
» AZERBAYCAN OĞUZ TÜRKLERİ
» HAZAR TÜRKLERİ TARİHİNE GİRİŞ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.vatanseverleriz.com :: Mogol (Turk) BOYLARI-
Buraya geçin: