www.vatanseverleriz.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
www.vatanseverleriz.com

Başka adreslerde içeriğimizi paylaştığınızda lütfen kaynak belirtmeyi unutmayınız, duyarlılığınız için teşekkürler. Sayfalarımızda bulunan içeriklerin telif haklarıyla ilgili bir şikayetiniz / sorunuz varsa bize ulaşmak için yunus@hotmail.dk
 
AnasayfayunusGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
tugran fm
vatan

En iyi yollayıcılar
SELIMCE (2782)
TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_lcapTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Voting_barTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_rcap 
GüLaY (1300)
TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_lcapTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Voting_barTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_rcap 
kumpas (612)
TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_lcapTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Voting_barTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_rcap 
yasemin (309)
TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_lcapTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Voting_barTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_rcap 
gizemli_kız (116)
TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_lcapTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Voting_barTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_rcap 
yunus (31)
TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_lcapTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Voting_barTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_rcap 
pİsİpİsiCo (11)
TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_lcapTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Voting_barTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_rcap 
son-hatira (7)
TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_lcapTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Voting_barTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_rcap 
SINAN (5)
TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_lcapTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Voting_barTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_rcap 
salisami (3)
TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_lcapTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Voting_barTEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Vote_rcap 
turkislamdevleti.
Mayıs 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  
TakvimTakvim
http://www.flatcast.net/VideoProducer.aspx?tko=1&sid=1310856
turkislamdevleti.
türkiyem

 

 TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
kumpas
Genel Sorumlu
Genel Sorumlu
kumpas


Mesaj Sayısı : 612
Yaş : 55
Nerden : Danimarka
Kayıt tarihi : 03/01/09

Kişi sayfası
kumpas: 10
yunus:
TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Left_bar_bleue5/5TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Empty_bar_bleue  (5/5)

TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ Empty
MesajKonu: TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ   TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ EmptyPaz Şub. 10, 2013 4:12 am

TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ
Posted on 31/01/2011 by pante
Son gelenlerin öncekileri Kabulü Zorunluluğu:

İslamcıların ağızlarında sakız yaptıkları bir konu vardır ki bunu Hristiyan ve Yahudiler aleyhinde kullanmaya çalışırlar. “Biz onların peygamberlerini tanıyor, Hz. Musa’ya, Hz. isa’ya inanıyoruz ama onlar bizim peygamberimize inanmıyor.” Halbuki mesele o kadar basit değildir. Sonrakiler daima öncekilerin peygamberliğini tasdik etmiştir. Önceki dinler de sonrakileri hep yalanlamıştır. İslam ve Muhammed hazretleri de öyle. Neden acaba?
Çünkü peygamberlik iddiası ile ortaya çıkanların öncekileri reddederek tamamen yeni
inanç şekilleriyle ortaya çıkmaları imkansızdı. Buna yeltenenlerin sonu hep ölüm olmuştur. Kaldı ki öncekileri kabul ederek ortaya çıkanların da büyük kısmı öldürülmekten kurtulamamıştır. Kendilerini kabul ettirmek ve toplumun bir kesiminden destek bulabilmek için önceki inançlara tamamen ters düşmemeye mecburdular.
Muhammed de İncil ve Tevratı tasdiklemiş, sadece bölgedeki Haniflerin, Yahudilerin ve başta Aryüsçüler olmak üzere Hristiyan mezheplerinin inançlarının etkisiyle İncil’deki “teslis” ve “Çarmıha gerilerek idam” ı reddetmiştir.

Yeni bir peygamberin bölgesindeki 4-5 farklı din ve inanç arasından ortak bir sentezle yeni bir din ortaya çıkarması, tabiatıyla bu inançların hiçbirini memnun edemezdi. Bu inançlardan herhangi birine olan fazla yakınlığı ise diğerlerini karşısına aldırırdı. Üstelik de yakın olduğu dinin toplumuna kendisini kabul ettirmesinin garantisi de yoktu. Buna en iyi örnek ise Meryem oğlu İsa’dır.

4-5 inanç şeklinden ve kendi katkılarından ortaya çıkarılan yeni dinin eskilerin devamı olduğu iddiasına rağmen, eskilerde yazılı olanlarla olan çelişkileri ise, Allah’ın gönderdiği yeni kitapta hükümlerini değiştirdiği şekliyle izah edilmiştir. Hiçbir şekilde “elinizdeki kitap gerçek değildir. Hakiki kitap değiştirilmiştir.” denmemiştir.

Günümüzde ise Kutsal kitapların aralarındaki çelişkiler tahrifat iddialarıyla izah edilmeye çalışılır. Bu iddiaların bir ispatı yoktur. İslamdan önce kabul edilen 4 İncil bugün aynı İncillerdir. Muhammed ve Kur’an, İncil’i ve Tevrat’ı tasdik eder, İsa ve İnciller de Tevrat’ı. Bir tahrifattan sözetmez ve aynen onaylarlar.

Vahiy zannı

Tevrat ve İncil değerlendirilirken düşülen bir yanlış vardır. Onlarda da Kur’an’daki gibi Allah’ın hitabı yani vahiy aranır. Halbuki onlar vahiy değil, İsa’nın yaşamını, söylemlerini sonradan kaleme alan kitaplardır.
Kur’an dışındaki diğer kitaplar vahiy yoluyla geldiklerini iddia etmezler. Tanrıdan esinlenme olarak yazıldıklarını iddia ederler.
Tanrı hitabı, Tevrat’ta sadece 10 emir için geçerlidir.

Kur’an değiştirildi mi?

Kur’an’ın halife Osman zamanında elden geçirildiği bir gerçektir. Ancak değiştirildiği ispat edilememiştir. Çünkü yakıldığı söylenen önceki yazımlar bilinmediği için karşılaştırma yapılamamaktadır. Buna rağmen “Kur’an tahrif edilmemiştir” diyebilmek için bundan emin olmak gerekir. Halbuki tahrif edildiği ispatlanamamış olsa da kuvvetle muhtemel. Çünkü orijinal Kur’an’ın yok edilmesi bunu gösteriyor. Ayrıca Yemen’de bulunan San’a Kur’an’ının incelemesinin kesin sonuçlarını görmek gerekiyor. Bugüne kadar yapılan incelemelerde San’a mushafının ayetleri üzerinde oynandığı, sayfalarda siliklere ve karalamalara rastlandığı, bazı ayetlerin 1925′de hazırlanmış ve bugün müslümanların sahip olduğu Kahire yazımı Kur’an’dan farklılık gösterdiği belirtiliyor. Henüz ciddi anlamda bir tahrifat kanıtlanmamış olsa dahi, dönem dönem Kur’an’la oynandığı bir gerçek. Yani, bir harfinin bile değişmediği iddiası kesinlikle doğru değil.

1. Dönem: İlk toplanma dönemi ki Tevbe süresinin son iki ayeti ile ilgili kuşkuların ve iddiaların yanısıra recm ayeti meselesi var ki bu çok önemli bir konu.
Ayrıca bu dönemde ilk toplanan ve nuzül sırasına göre derlenmiş olan Ali’nin mushafının reddedilişi ve akıbeti de ayrı bir mesele.
2. Dönem: Halife Osman’ın Kur’an’a müdahalesi ki bu konuda çok hadis var. Özellikle Ayşe’den naklolan hadisler de kimi surelerin kısaldığı ifade ediliyor. Ayrıca İbni Ömer’in şu sözü çok önemli:
“Hiçbiriniz ‘ben Kur’an’ın tümüne sahibim’ demesin, sadece ‘ortada mevcut olan bende de var’ desin” diyor.
3. Dönem: Emevi dönemidir ki bu dönemde işaretlemeler yapılmıştır. Esire’ler, ötüre’ler konmuştur harflere ki Arapça bir kelime bir işaret ile anlam değiştirebilir.
4. Dönem: Yakın zamanımızdır. Kur’an’ın içeriğiyle oynanmasa da meal ve yorumları çağa uydurulmaya çabalanmaktadır. Buradan da “evrenin genişlediği” nin Kur’an’da yazdığı şeklinde mucizeler oluşturulmaya çalışılmaktadır.

Kur’an’da korunacağı yazıyor ama Tevrat ve İncil’de de yazıyor:

Müslümanlar Kur’an’da bir değişiklik yapıldığını asla kabul etmezler. Çünkü Hicr suresi 9. ayette ” Hiç şüphe yok ki, Kur’ân’ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.” diye yazılmıştır. Buna karşın Tevrat’ın ve İncil’in tahrif edildiğini söylerler ama o kitaplarda da korunacağı ve asla değiştirilemeyeceğinin yazdığını bilmezler. Bile İslamcılar ise görmezden gelirler.

“Ot kurur, çiçek solar: fakat Allah’ımızın sözü ebediyen durur” Yeşaya 40:9

“Gök ve yer ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan (Tevrat’tan) en küçük bir harf ya da bir nokta bile eksilmeyecektir” (İncil, Matta 5:18).

“Gök ve yer ortadan kalacak, benim sözlerim ise asla ortadan kalkmayacaktır.” İncil, Markos 13:31)

Bu ayetlerin Allah sözü olmadığı ve sonradan ilave edilmiş olduğu söylenirse, aynı şey Hicr 9 için de söylenir.

Tevrat ve İncil Hakkındaki İddialar:

Tahrifat iddiaların sebeplerinin başında “Muhammed’in peygamberliğine kanıt gösterme” amacıyla İncil’de ve Tevrat’ta Muhammed’in geleceğinin bildirildiğinin iddia edilmesi ama bu kitaplarda bu iddiaya dair bir ayet bulunamaması gelir. Bu da İncil ve Tevrat’ın tahrif edildiği iddiasını doğurmaktadır.

Araf-157. Yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları o Ümmi elçiye uyanlar (…) kurtuluşa erenlerdir.”

Saff-6. Meryem oğlu İsa: “Ey İsrailoğulları! doğrusu ben, elinizdeki Tevrat’ı doğrulayan, benden sonra gelecek ve adı “Ahmed” olacak bir peygamberi müjdeleyen Allah’ın size gönderdiği bir peygamberim” demişti.

Ancak iddia edilen bu söz hiçbir İncil’de ve Tevrat’ta yer almamaktadır.
Bunun üzerine İncil’in ve Tevrat’ın tahrif edildiği ve bu sözün kaldırıldığı iddia edilmiştir.
Halbuki bütün İnciller İslam’dan önceki İnciller’le aynıdır. Tevrat’ta aynı şekilde. İslamiyetin kuruluşundan hemen önce ve İslamiyetten sonra bir tahrifat olgusu kanıtlanamamıştır. En güçlü iddia 325′deki İznik konsilinde İncillerin elenmesi ve sayısının 4′e indirilmesidir. Muhammed’den 3 asır önce alınan bu kararın İslam’la ve Muhammed’le uzaktan yakından ilgisi yoktur.

İncillerde Muhammed’e dair bir kanıt bulunamaması üzerine mevcut İncil’lerin gerçek olmadığı, hakiki İncil’in “Barnabas İncili” olduğu ileri sürülmüştür. British Museum’dan bu İncil’in bir Pakistan’lı tarafından kopyalandığı iddiasıyla piyasaya sürülen sahte Barnabas İncili içeriğindeki terimler, deyimler çeşitli islami ifadeler olayı gülünç duruma sokmuştur. Bu sahte İncil’in Muhammed’in isminin İncil’de geçtiği iddiasını kanıtlamak isteyen sahtekarlar tarafından yazıldığı ve muhtemelen 14. yüzyıla ait olduğu kanıtlanmıştır.

Tahrifat iddiaları dışında mevcut İncillerdeki Paraklet’in Muhammed’i işaret ettiği iddiası vardır ki Yuhanna İncili 14/16 ve 16/7′ de ifade edilen;
“Ben gideceğim ama size paraklet gelecek” ayetine hazine bulmuş gibi sarılanlara yine Yuhanna 14/17′de “o kutsal ruh’tur” diyerek cevap verilir.
Yani, bahsedilen teslisteki “tanrı-İsa-kutsal Ruh’taki” üçün biridir, kutsal ruh’tur.

İncillerdeki tahrifat iddiasının Muhammed’den sonra mı olduğu sorusuna İslamcılar bir yanıt verememektedir. Çünkü buna ait hiçbir girişim, bir iz yoktur. Muhammed’den önce yapılmış bir tahrifatın ise Kur’an’da belirtilmesi gerekirdi. Halbuki Kur’an ellerindeki İncil’de yazılıymış gibi bahsetmektedir. Dolayısıyla Muhammed’den önce bir tahrifattan söz ediliyor olamaz. Kaldı ki Hristiyan ruhbanları müneccim değildir, Allah’tan haber almıyorlardır ki Muhammed’in geleceği bilgisini silmiş, değiştirmiş olsunlar.

İnciller Muhammed’den önce ya da sonra tahrif edilip değiştirilmemiştir ama daha baştan yazılırlarken tahrifat vardır. 325′e kadar da birçok değişiklikten geçmiş olabilirler. Bunun nedeni ise çok tanrıcı pagan din ve adetlerini tek tanrıcılığa dönüştürürken yaptıkları saçmalıkların, tezat ve yanlışlıkların düzeltilmesi, İsa’nın paganlığa uygun şekilde kutsallaştırılmasıdır.

İslam’ın amentüsünde kitaplara iman etmek vardır. Kitaba iman demek, içinde yazılanlara iman demektir, sadece kitabın Allah tarafından gönderildiğine değil. Mevcut Tevrat ve İncil’in içeriğine inanmayan, o kitapların Allah tarafından gönderildiğine de inanmıyor demektir. Ayrıca Kur’an’da “Allah’ın kelamı değiştirilemez” der. Tevrat ve İncil’in Allah kelamı olduğuna inanıp da, o kelamın değiştirildiğini savunmak, Kur’an ayetini reddetmek demektir.

Enam-115. Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir, bilendir.

Ayette “rabbinin sözü” ifadesi ile kastedilen tüm kitaplardaki sözleridir. Bu ayete rağmen hala kalkıp tahrifattan söz etmek, inancın siyaseten olduğunun kanıtıdır. Gerçekten inanan birisi bu denli açık anlamlı ayete rağmen “Tevrat-İncil tahrif edilmiştir” demeye çekinir.
Tevrat’ın değişmediğinin Kur’an ayetleriyle İspatı:
Maide-43. İçinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında dururken seni nasıl hakem yapıyorlar da ondan sonra da dönüveriyorlar? Onlar inanıcı değillerdir.

Maide-44. İçinde hidayet ve nûr bulunan Tevrat’ı, elbette biz indirdik. Müslüman olan peygamberler, yahudiler hakkında hükmederler, kendilerini Tanrıya adamış zâhitler, âlimler de, Allah’ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden (onunla hüküm verirler) ve onun Allah’ın kitabı olduğuna şahitlik ederlerdi. İnsanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.

Ali İmran-3. O, sana kendisinden öncekileri tasdik edip doğrulayan bu kitabı hak ile indirdi. Daha önce insanlara hidayet olarak Tevrat’ı ve İncil’i de yine O indirmişti.. Evet bu Furkan’ı da O indirdi. Gerçek şu ki, Allah’ın âyetlerini inkâr edenler için çetin bir azap vardır. Allah çok güçlüdür, intikamını alır.

Ali İmran-93. Tevrat indirilmeden önce, İsrail’in (Yakub’un) kendisine haram kıldığı dışında, yiyeceklerin hepsi İsrailoğullarına helâl idi. De ki: “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi Tevrat’ı getirip okuyun.”

Bakara-85. Ama siz, birbirinizi öldüren, içinizden bir kesime karşı kötülük ve zulümde yardımlaşarak; size haram olduğu hâlde onları yurtlarından çıkaran, size esir olarak geldiklerinde ise, fidye verip kendilerini kurtaran kimselersiniz. Yoksa siz Kitab’ın (Tevrat’ın) bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine uğratılırlar. Çünkü Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.

Bakara 85′de Yahudilere seslenilir. Ellerindeki Tevrat’ın bir kısım ayetlerini kabul edip bazılarını ise uygulamamaları nedeniyle suçlar. Muhammed, Yahudileri suçlarken şimdi İslamcıların neredeyse tamamı Tevrat’ın işine gelenini kabul ediyor, işine gelmeyeni etmiyor.

Kur’an, Tevrat ve İncil’i tasdik eder. Hiç bir ayetinde tahrifat veya benzeri bir söylemde bulunmaz. Sadece Hahamların Tevrat ayetlerini para karşılığı satmasını, Hristiyanların İsa’ya Allah’ın oğlu olarak inanmasını eleştirir.

Bu demektir ki 630′lu yıllara kadar bir tahrifattan kesinlikle söz edilemez. Eğer olsaydı, Allah son gönderdiği kitapta bu tahrifattan açıkça söz eder ve tahrifatçıları lanetlerdi.

Ölüdeniz yazıtları 2000 yıllık ve bugünkü Tevrat’la aynı olduğuna göre, İznik Konsili’de 325′de yani 630′dan 300 sene önce yapıldığına göre tahrif iddiaları tamamen asılsızdır.

Gerçek olan ise, Muhammed’den günümüze hiç değişmeden gelen İncil ve Tevrat’ın ilk yazılışlarındaki saptırma ve çarpıtmalardır. Daha baştan yazılırken içlerine mucizeler, bilim dışı uydurmalar ve yalan yanlış abartılmış olaylar katılmıştır.

Tahrifat ayrı çelişkiler ayrı meseledir. Kutsal kitaplara inanan insanlar, Tevrat ve İncil’deki inanılamıyacak türde yazılarla karşılaşınca ya da bu kitaplarda birtakım çelişkiler bulunca tahrif edildiklerine inanıyorlar. Çünkü başka yol yok. Ya inançlarını sorgulayacaklar ya da tahrifat olduğuna inanacaklar.

Çok basit bir örnekle, İbrahim’in babası Kur’an’da “Azer” olarak geçerken, Tevrat’ta “Tarah” olarak geçince müslüman olan kişi Tevrat’ın tahrifatına inanır. Hristiyan ya da Yahudi ise, Muhammed’in Kur’an’ı uydurduğunun delili olarak görür. Tahrifat yanlışına düşmek istemeyen İslamcılar ise Azer’in İbrahim’in hem amcası hem de üvey babası olduğunu öne sürerler.

Bakara-113. “Yahudiler dediler ki: Hıristiyanların hiç bir dayanakları yoktur.’ Sonra Hıristiyanlar dediler ki: Yahudilerin hiçbir dayanakları yoktur.’ Oysa her iki cemaat te kendilerine inen kitapları okuyorlar. Kitap ehli olmayan ve okuma bilmeyenler de böyle konuşuyorlar ama Allah kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir.”

Bu ayete göre, Yahudiler ve Hıristiyanlar, Allah’ın onlara indirdiği kitapları okudukları halde birbirlerini suçlamaktalar. İnançlarının bir temeli, dayanağı olmadığını ileri sürmekteler. Bu halleriyle, kendilerine kitap gönderilmemiş toplumlardan farkları yok. Ya da okuması olmayan cahillere benziyorlar.

Bu ayet de ispat ediyor ki, Kur’an’a göre; Hristiyan ve Yahudilerin sahip oldukları, okudukları kitaplar Allah tarafından gönderilmiştir. Okuduklarına inanmalı, okuduklarından ders almalı, cahil toplumlara benzememelidirler.
İncil ve Tevrat tahrif edilmiş olsaydı, Kur’an böyle der miydi? Tersine, “Bu çatışmalarının nedeni, kitaplarının tahrif edilmesindendir” diyebilirdi.

Tevrat’ın değişmediğinin Hadislerle İspatı:


“Abdullah İbn-Ömer radiya’llahu anhuma’dan rivayete göre (Medine’de) birtakım Yahudiler gelip Resulullah salla’llahu aleyhi ve sellem’e gelerek içlerinden bir erkekle bir kadının zina ettiğini hikaye ettiler, (ve ne hükmedersiniz? dediler.) Resulullah salla’llahu aleyhi ve sellem onlara:
—Siz, Recim taşlamak (hükmü) hakkında Tevrat’ta ne bulursunuz? diye sordu. Onlar:
—Biz, zina edenleri teşhir ederiz, bunlar bir değnekle de döğülürler. Abdullah İbn-i Selam bunlara:
—Yalan söylüyorsunuz! Tevrat’ta Recim (ayeti) vardır, dedi. Bunun üzerine Tevrat’ı getirdiler. Ve kitabı açtılar. Yahudilerden birisi (Abdullah İbn-i Surya) elini Recim ayeti üzerine koyarak ondan önceki ve sonraki ayetleri okumaya başladı. Abdullah İbn-i Selam ona:
—Elini kaldır! dedi. O da elini kaldırınca Recim ayeti görülüverdi. Yahudiler:
—Ya Muhammed! Abdullah İbn-i Selam doğru söylemiştir: Tevrat’ta hakikaten Recim ayeti vardır, dediler. Bunun üzerine (Resulullah zinanın vuku hakkında şahid istedi. Dört Yahudi zani ile zaniye aleyhinde vech-i mahsus üzere şehadet ettiler) Resulullah da bunların recmolunmalarına hükmetti de recmolundular.”Sahih-i Buhari, çev. Kamil Miras, 9. c./1482. hadis, 317-318. s./ Diyanet İşleri Başkanlığı yay./ 8. baskı, Ankara-1986.

Bu hadisten gayet açık bir şekilde anlaşıldığı gibi, Hz.Muhammed gerektiğinde Tevrat’ı getirtiyor ve ona uygun olarak hükümler veriyordu. Bu demektir ki, Hz.Muhammed döneminde Tevrat’ın değiştirildiği iddiası yoktu. Eğer Hz.Muhammed Tevrat’ın değiştirildiğine inansaydı, Tevrat’ın ayetlerine göre bir hüküm verir miydi?

Bir hadis örneği daha verelim:

Hz.Muhammed’in yakın çevresinden Abdullah İbn-i Amr, sık sık Tevrat okurmuş. Bir gece rüyasında bir elinde bal, diğerinde yağ tuttuğunu, bazen bal tutan elini, bazen de yağ tutan elini yaladığını görmüştür. Abdullah İbn-i Amr rüyasını Muhammed’e anlatır. Muhammed, Abdullah’ın rüyasını iki kitab’ı, yani bazen Tevrat’ı bazen de Kuran’ı okumasıyla yorumlar.

Eğer Muhammed Tevrat’ın değiştirildiğini düşünseydi, Abdullah’a “Tevrat değiştirilmiş bir kitaptır, onu okuma” ya da, “Okurken dikkat et, bazı yerleri değiştirilmiştir” demez miydi?

Bütün bunlar, Tevrat ve İncil’in Hz.Muhammed’ten önce değiştirilmediğini kanıtlıyor.
Bunların Muhammed’ten sonra değiştirildiğini ise kimse ileri süremez.
Çünkü o döneme ait bulunan Kutsal Kitap nüshaları ile şu anda elimizde olan Kutsal Kitaplar arasında hiçbir fark yoktur.

Tahrifat iddiasında olanlar, tahrifatın Hz. Muhammed’den önce olduğu düşüncesinde iseler, varsa bildikleri Kur’an ayeti ya da hadis ile bunu açıklamalıdırlar.
Tahrifatın Hz. Muhammed döneminden sonra olduğu düşüncesinde iseler, bu konuda bir bilgileri varsa ortaya koymalıdırlar.
Bu konuda bir bilgiye, belgeye, ispata sahip değillerse, Kur’an’ın bildirdiği şekilde Tevrat ve incil’e kelimesi kelimesine inanmaları, imanlarını zedelememeleri gerekir.

Nisa-136. Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab’a, ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse sapıklığın en koyusuna düşmüş olur.
Tahrifat iddiasına örnek olarak sunulanlar:

Şimdi tahrif iddiacılarının Kur’an’dan verdikleri ayetleri inceleyelim:

Bakara-75. Şimdi bunların, size hemen inanacaklarını ümit mi ediyorsunuz? Halbuki bunlardan bir grup vardı ki, Allah’ın kelâmını işitirlerdi de sonra ona akılları yattığı halde bile bile onu tahrif ederlerdi.

Ayeti tam anlıyabilmek için devamını da okuyalım:

Bakara-76. Nitekim, imana ermiş olanlarla buluştuklarında, “(Sizin inandığınız gibi) inanıyoruz!” derler; ama birbirleriyle başbaşa kaldıklarında, “Rabbinizin kelâmını size karşı koz olarak kullansınlar diye mi Allah’ın size açıkladığı şeyleri onlara haber veriyorsunuz? Aklınızı başınıza toplamayacak mısınız?” derler.

Yahudilerin bir kısmı, Kur’an ayetlerini Tevrat’la karşılaştırır. Uymayan kısımlarını Hz.Muhammed’e bildirirlerdi. “Bu ayet, Tevrat’a ters,” ya da ” Şu bilgi yanlış, Tevrat’da doğrusu şöyle, Kur’an ayeti de böyle olmalı” benzeri itiraz ya da açıklamalarda bulunurlardı. Bir kısmı ise, Kur’an ayetlerini çarpıtıp, tahrif ederek ayetlerin yanlış ve Tevrat’a ters olduğunu ileri sürerlerdi.
Daha sonra kendi aralarında yaptıkları toplantıda, tahrifçi kesim diğer gruptan bu tür açıklamalar yapmamalarını ve Muhammed’e Tevrat’la ilgili bilgi vermemelerini istedi. Çünkü her verdikleri bilginin Hz.Muhammed tarafından değerlendirildiğini ve bu bilgilerle yeni ayetler ya da düzeltilmiş ayetler oluşturulduğunu düşünüyorlardı.

Yukarıdaki belirtilen 75. ayette, “Allah’ın kelamını işitirlerdi de” diye belirtilen Kur’an’dır. Dolayısıyla Yahudilerin tahrif ettikleri de Kur’an’dır.
Yahudilerin Kur’an ayetlerini dinlediklerinde, doğru bulduklarını, akıllarına yattığını ama dinlerinden taviz vermemek için, Kur’an ayetlerini kendilerine göre bile bile değiştirip, çarpıttıklarını ifade eder.

Dolayısıyla Bakara-75 ayeti Tevrat’ın ya da İncil’in tahrifiyle ilgili değildir.

Maide-116. Allah kıyamet günü şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara Allah’ı bırakarak beni ve anamı iki ilah edinin dedin?” İsa da şöyle diyecek: “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım. Hakkım olmayan bir şeyi söylemem benim için söz konusu olamaz. Eğer ben onu söylemiş olsaydım elbette sen bunu bilirdin. Sen benim içimde olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilemem. Şüphesiz ki yalnızca sen gaybları hakkıyla bilensin.”

İslami kesim bu ayet ve benzeri birkaç ayete dayanarak İncil’in tahrif edildiğini rahatlıkla söyleyebiliyor.

1- Bu ayetin düşündürdüklerinden aslında ne anlamamız gerekiyor?

Aslında İsa’nın kesinlikle Tanrılık iddiasında bulunmadığını, kendisine inananların onu tanrılık sıfatına yücelttiklerini açıklamaya çalışıyor.

2- Muhammed, İsa’nın yazdığı veya kendisine vahiy olarak gelmiş olan bir İncil’in varlığına mı inanıyor?

Evet ama o İncil’in kaybolduğunu ya da yokedildiğini düşünmüyor. Dönemindeki İncil’in İsa’nın İncil’i olduğunu düşünüyor.

3- Muhammed, o dönemde kendisine okunan İncil’in insan yazması olduğunu biliyor mu?

Tevratın da, İncilin de, Kur’an gibi insan yazması olduğunu biliyor. Vahyedilmiş, Tanrı sözleri olarak kabul ediyor. Kim tarafından, ne zaman yazıldığı bilgisine ise sahip değil. Herhalde İsa yaşarken yazıldığını düşünüyor.

4- Tasdik edici olarak gönderildiği İncil’le aslında hangi İncil’i kastediyor? Hangi İncil’i tasdik ediyor? O gün mevcut olmayan bir incil’i mi?

Dönemin bölgede okunan İncil’ini, kendisinin duyup dinlediği İncil’i tasdik ediyor.

5-Yoksa o dönemde mevcut olan incilleri tasdik ediyor da onların içinde kendisine mantık dışı gelen kısımları mı reddediyor? Bunu bilebilme imkanımız var mı? Eğer böyle ise İncilin insan yazması olduğunu da tasdik ediyor anlamını çıkarabilir miyiz?

Mevcut İncilleri bilmiyor, büyük olasılıkla o tek bir İncil var sanıyor ve onu tasdik ediyor.

Saff-6. Meryem oğlu İsa: “Ey İsrailoğulları! Doğrusu ben, elinizdeki Tevrat’ı doğrulayan, benden sonra gelecek ve adı Ahmet olacak bir peygamberi müjdeleyen, Allah’ın size gönderilmiş bir peygamberiyim” demişti. Ama o elçi, kendilerine belgelerle geldiği zaman: “Bu, apaçık bir sihirdir” demişlerdi.

Ayette İsa’nın söylediğini yazıyor. İncil’de yazdığını söylemiyor ama Araf-157 de İncil ve Tevrat’ta yazdığını söylüyor.

“Onlar ki, o ümmî peygambere uyarlar, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılmış bulacakları o peygambere uyup, onun izinden giderler ki, o, onlara iyiyi emreder ve onları kötülüklerden alıkoyar. (…)”

Ayete dikkat edilirse, “Elinizdeki İncil ve Tevrat’ta” diyor. Tahrifat inancı olsa, ” Asıl incil ve tevrat’ta”, “Tahrif edilmemiş, bozulmamış İncil ve Tevrat’ta” diyebilirdi. Hele Allah’ın sözleri olarak düşündüğümüzde önceki gönderdiği kitapları bozanlara ateş püskürür, onları lanetlerdi herhalde.
Halbuki tık yok.

Yahudiler o dönemler recm cezasını uygulamaktan vazgeçtikleri halde, Tevrat’ı getirtip recmin olmadığını söyleyenlere recme ait bölümü göstererek cezanın zorla uygulatılması olayı da, Yahudilerin Tevrat’ı değiştirerek sundukları şeklinde yorumlanmaktadır.

Ama Yahudilerle ya da Hristiyanlarla asıl sorun, Kur’an’da eskilere ait verilen bilgilerde Tevrat’la olan farklılıklardır. Tahrifat tartışmalarının kökeni de buna dayanmaktadır.
Örneğin, okunan bir ayette İbrahim’in babası Azer olarak okunduğunda ya da İsa’nın dedesinin İmran olduğu, Süleyman’ın peygamber olduğu söylendiğinde Yahudiler bunlara itiraz etmiştir.
Bu bilgilerdeki yanlışlık itirazları karşısında, bu yanlış bilgiler düzeltilmediği gibi bir açıklama da yapılmamış, “Yahudiler yalan söylüyor, yanlış biliyor, ayetleri değiştiriyor” vs. denilerek konu geçiştirilmiştir.
Yani, asıl tartışma Tevrat ve İncil’in tahrifatı üzerine değil, Muhammed’in verdiği bilgilerin yanlışlığı üzerine başlamıştır. Yahudi ve Hristiyanlar, bu yanlışlardan yola çıkarak Muhammed’in Kur’an’ı kendisinin uydurduğu ve ve peygamber olmadığı sonucuna varmışlardır.
Yahudileri inandıramıyacağını anlayan Muhammed’in ilerleyen zamanlarda tutumunu sertleştirdiğini ve sonucun katliamlar ya da zorunlu sürgünler olduğunu görmekteyiz.

Tevrat ve bütünüyle eski Ahid, toplama-derleme kitaplardan oluşmuştur. Tanrıdan-Allah’tan gönderilen bir kitaba benzer hiçbir yanı yoktur. Bir tahrifattan değil, bir saçmalıktan bahsedilebilir. İçeriğinde eski uygarlıkların, çok tanrıcı dinlere inanan toplumların değiştirilmiş efsaneleri, mitleri taklit edilmiştir. Yaratılış efsanesi, Nuh tufanı bunların başında gelir. Yani, Tevrat sonradan bozulmuş değil, baştan bozuktur zaten.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.turkislamdevleti.com
 
TEVRAT, İNCİL ve KUR’AN’IN TAHRİFİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
www.vatanseverleriz.com :: tarih ve turk-
Buraya geçin: